3 Şubat 2008 Pazar

Laik Devlet İlkesi



Laiklik ilkesinin, din hürriyeti ve din ve devlet işlerinin ayrılığı olmak üzere iki
boyutu bulunmaktadır.Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetlerini kapsamaktadır. İnanç hürriyeti, herkesin dilediği inanç ve hürriyete sahip olabileceğini ya da hiçbir dini inanca sahip olmayabileceğini ifade eder. İbadet hürriyeti ise; kişinin, inandığı dinin gereklerini yani ibadet, ayin ve törenlerini serbestçe yapabilmesidir. Anayasamızda, inanç hürriyeti hiçbir sınırlamaya tâbi olmaksızın kişilere tanınmıştır. Anayasamızın 24. maddesinin birinci fıkrasına göre, “ Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Anayasamız,ibadet hürriyetinin, Anayasa’nın 14’üncü maddesinde sayılan, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırma amaçlarıyla kötüye kullanılmasını yasaklamıştır. Laikliğin din ve devlet işlerinin ayrılığını belirten ikinci boyutu ise, din kurumlarının devlet görevlerini, devlet kurumlarının da dini görevleri yerine getiremeyeceğini, bunların birbirlerinden ayrı olacağını ifade etmektedir. Laik bir sistemde devlet bütün din mensuplarına eşit davranır. Laik sistemde resmi bir devlet dini olmaz. Devlet kurumları din kurumlarını etkileyemeyeceği gibi, din kurumları da devlet kurumlarını etkileyemez. Laik bir toplumda devlet işleri dinî bir temele oturtulamaz. Nihayet laik sistemlerde din kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması gerekir. Fakat “laiklik” dinsizlik demek değildir. Bu nedenledir ki, devletin dini inanç ve ibadetlere karışmaması, onları engellememesi ve engel olmaya çalışanları önlemesi de gerekir.Kısaca belirtmek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devletin’in temel ilkelerinden biri olan laiklik:

Ø Din ve mezhep ayrımı yapmayan,
Ø Resmi bir dini bulunmayan,
Ø Din kuralları ile yönetilmeyen,
Ø Din hizmetlerini de bir kamu hizmeti olarak kabul eden,
Ø Devlet ve hukuk kurallarını din kurallarından arındıran
bir devlet düzenidir.

Hiç yorum yok: