7 Şubat 2008 Perşembe

Kişinin Hakları


Kişileri topluma ve devlete karşı koruyan hak ve özgürlüklere “koruyucu haklar” veya
“olumsuz statü hakları” denilmektedir. Bu haklar, Anayasada “kişinin hakları ve ödevleri”
başlığı altında düzenlenmiştir. Bu hakların gerçekleşmesi için devletin bu haklara
karışmaması (olumsuz bir tutum içinde olması) gerekir.
Anayasamızda Kişinin Hakları bölümünde ele alınan koruyucu hakların ( olumsuz
statü hakları) neler olduğunu inceleyelim:

Ø Kişi dokunulmazlığı
Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Ø Zorla çalıştırma yasağı
Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. (AY. Mad.18)
Ø Kişi hürriyeti
Herkes, kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir.
Ø Özel hayatın gizliliği ve korunması
Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Kanunun gösterdiği haller dışında,
hiç kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz (AY. M. 20 ).
Ø Konut dokunulmazlığı
Hiç kimsenin konutuna dokunulamaz. Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne
göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla
yetkili kılınan mercinin emri bulunmadıkça, kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz
ve eşyasına el konulamaz
Ø Haberleşme hürriyeti
Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. (AY.Mad.22)
Ø Yerleşme ve seyahat hürriyeti
Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir (AY. M. 23).
Ø Din ve vicdan hürriyeti
Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14. madde hükümlerine aykırı
olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. (AY.
Mad.24)
Ø Düşünce ve kanaat hürriyeti
Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa olsun düşünce
kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve
suçlanamaz. (AY.Mad.25)
Ø Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya
toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi
olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermemek serbestliğini de kapsar.
Ø Bilim ve sanat hürriyeti
Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu
alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. (AY.Mad.27)
Ø Basın hürriyeti
Basın hürdür. Sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma
şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
(AY.Mad.28)
Ø Süreli ve süresiz yayın hakkı
Süreli ve süresiz yayın önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Anayasal Haklar Temel Hak ve Hürriyetler



İnsan hakları; dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik ve sosyal durum gibi hiçbir ayrım
yapılmaksızın bütün insanların yalnızca insan olmaları nedeniyle sahip oldukları haklardır.Bu haklar bireye devlet tarafından bağışlanmış değildir. Devletin görevi; bu hakları korumak ve güvence altına almaktır. İnsan hakları kavramı, çok kapsamlıdır. Bütün insanlara tanınması gereken ideal hak ve hürriyetleri de içine alır.Anayasamız, İnsan haklarını “Temel Haklar ve Ödevler” başlığı altında düzenlemiştir.Anayasamız bir yandan “herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez,temel hak ve hürriyetlere” sahip olduğunu belirterek özgürlük anlayışını ortaya koymuştur.Diğer yandan ise Anayasamız “kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal, hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı” devletin görevlerinden sayarak temel haklar ve hürriyetler konusunda özgürleştirme anlayışını benimsemiştir.Anayasa, Temel Hak ve Hürriyetleri, hakların niteliklerine göre, üç grupta düzenlemiştir. Bunlar;
“Kişinin hakları ve ödevleri (koruyucu, olumsuz statü hakları)”
“Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler( isteme, olumlu statü hakları)”,
“siyasi haklar ve ödevler( katılma, aktif statü hakları)”dir.

Kuvvetler Ayrılığı İlkesi



Hukuk devleti olabilmek için, kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması, yani yasama,
yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrılması gerekmektedir. Son yüzyılda devlet içindeki güçlerin bir elde toplanmasını önleme eğilimi gelişmiştir. Çünkü devlet içindeki güçlerin, özellikle yargı gücü ile yürütme görevinin ya da yasama ile yürütmenin bir elde toplanması, hukuk devletinin varlığını tehlikeye düşürebilir.
Anayasamız kuvvetler ayırımı ilkesini benimsemiştir.Anayasamızda kuvvetler ayırımı ilkesi “devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği” şeklinde ifade edilmektedir. Üstünlük ise Anayasa ve kanunlarda mevcuttur. “Anayasanın üstünlüğü ilkesi”ne göre; Anayasa daima diğer kanunların üstünde yer alır. Anayasanın üstünlüğü ilkesi kanunların ve diğer hukuk kurallarının anayasaya aykırı olamayacağı anlamına da gelir.

Eşitlik İlkesi



Eşitlik ilkesi Anayasanın 10. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre,
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” ( AY. Mad. 10 ).

İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi



Günümüzde insanların sahip oldukları temel haklar, çeşitli uluslararası antlaşma ve
bildirilerde; örneğin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde açıkça gösterilmiştir. Bu beyannamedeki ilkeler, günümüzde demokrasiye bağlı bütün toplumlarca tanınıp benimsenmiştir.Anayasamız, insanların insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve hürriyetlerden faydalanacaklarını açıklamıştır. Anayasamızın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti “İnsan haklarına saygılı bir devlettir” ifadesi yer almaktadır.İnsan hakları kavramı, bütün insanlara tanınması gereken ideal hak ve hürriyetleri kapsamaktadır. İnsan haklarına, doktrinde “Temel Haklar” dendiği de görülür.Temel haklar, Anayasamızın “kişinin hakları ve ödevleri” bölümünde düzenlenen
koruyucu haklarla, “sosyal ve iktisadî haklar” başlığını taşıyan bölümünde düzenlenen
isteme hakları ve “siyasal haklar ve ödevler” başlığı altındaki bölümde düzenlenen katılma haklarından oluşmaktadır.

Sosyal Devlet İlkesi



Sosyal devlet, fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev sayan devlettir. Sosyal devlet, devletin, sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif olarak müdahalesini gerekli gören bir anlayıştır. Sosyal devletin en belirgin özellikleri, kişiyi ekonomik hayatta yalnız bırakmaması, ekonomik hayata müdahale etmesi,herkes için insanlık onuruna yaraşır bir hayat seviyesi sağlamaya yönelik bir devlet biçimi olmasıdır. Sosyal devlet, sosyal adaleti gerçekleştirmek, bireyin ve toplumun refahını sağlamak ve sosyal güvenliği oluşturmak amaçlarını taşır.Sosyal devletin ana öğelerinden biri millî geliri artırmak; bunun için yatırım yapmak,sosyal adalet kuralları içinde kalkınmayı sağlamaktır. Sosyal devletin ana öğelerinden diğeri millî gelirin adaletli dağılımını sağlamaktır. Sosyal devletin bir başka öğesi özgürlüklerin gerçekleşmesi için maddi imkân sağlamaktır. Bir diğer sosyal devlet öğesi ise bireyleri sosyal güvenliğe kavuşturmaktır.

3 Şubat 2008 Pazar

Laik Devlet İlkesi



Laiklik ilkesinin, din hürriyeti ve din ve devlet işlerinin ayrılığı olmak üzere iki
boyutu bulunmaktadır.Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetlerini kapsamaktadır. İnanç hürriyeti, herkesin dilediği inanç ve hürriyete sahip olabileceğini ya da hiçbir dini inanca sahip olmayabileceğini ifade eder. İbadet hürriyeti ise; kişinin, inandığı dinin gereklerini yani ibadet, ayin ve törenlerini serbestçe yapabilmesidir. Anayasamızda, inanç hürriyeti hiçbir sınırlamaya tâbi olmaksızın kişilere tanınmıştır. Anayasamızın 24. maddesinin birinci fıkrasına göre, “ Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Anayasamız,ibadet hürriyetinin, Anayasa’nın 14’üncü maddesinde sayılan, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırma amaçlarıyla kötüye kullanılmasını yasaklamıştır. Laikliğin din ve devlet işlerinin ayrılığını belirten ikinci boyutu ise, din kurumlarının devlet görevlerini, devlet kurumlarının da dini görevleri yerine getiremeyeceğini, bunların birbirlerinden ayrı olacağını ifade etmektedir. Laik bir sistemde devlet bütün din mensuplarına eşit davranır. Laik sistemde resmi bir devlet dini olmaz. Devlet kurumları din kurumlarını etkileyemeyeceği gibi, din kurumları da devlet kurumlarını etkileyemez. Laik bir toplumda devlet işleri dinî bir temele oturtulamaz. Nihayet laik sistemlerde din kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması gerekir. Fakat “laiklik” dinsizlik demek değildir. Bu nedenledir ki, devletin dini inanç ve ibadetlere karışmaması, onları engellememesi ve engel olmaya çalışanları önlemesi de gerekir.Kısaca belirtmek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devletin’in temel ilkelerinden biri olan laiklik:

Ø Din ve mezhep ayrımı yapmayan,
Ø Resmi bir dini bulunmayan,
Ø Din kuralları ile yönetilmeyen,
Ø Din hizmetlerini de bir kamu hizmeti olarak kabul eden,
Ø Devlet ve hukuk kurallarını din kurallarından arındıran
bir devlet düzenidir.

Hukuk Devleti İlkesi


Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına dayandığı ve
vatandaşların da hukuki güvenlik içinde olduğu bir sistemdir.Hukuk devleti, vatandaşların temel hak ve ödevlerinin güvenceye bağlandığı,yasaların anayasaya uygun olduğu ve bunun denetlendiği, herkesin tâbi olduğu kuralların aynı olduğu, yönetimin hukuka uygun davrandığı devlettir.Hukuk devletinin sağlanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlardan ilki, ‘‘yürütmenin yargısal denetimidir’’. Kişi hak ve hürriyetleri tarih boyunca yürütme organı tarafından ihlal edilmiştir. Yürütme işlemlerinin keyfilikten kurtarılabilmesi için yürütme işlemlerinin yargısal denetimi şarttır.Hukuk devletinin sağlanabilmesi için gerekli diğer şartlar ise, ‘‘yasama işlemlerinin yargısal denetimi ve yargı bağımsızlığıdır’’. Anayasa, yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek için Anayasa Mahkemesine yer vermiştir yargı bağımsızlığı ise yargı organlarının yasama ve yürütme organları karşısında bağımsız olması ve karar verirken kimseden emir almamasıdır.Anayasaya baktığımızda yürütmenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğunu ve temel hak ve özgürlüklerin ve bunların hangi durumlarda sınırlandırılabileceğinin Anayasada yer aldığını, yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesinin varolduğunu ve yargının bağımsız olduğunu görürüz (Any. M. 12-138-146).

Demokratik Devlet İlkesi


Demokratik devlet, halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlet
demektir.Bu ilke doğrultusunda Devleti yönetecek organlar millet tarafından doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak seçilerek iş başına gelecekler ve çeşitli siyasal partiler çeşitli siyasi,görüş ve eğilimleri temsil etme yetkisine sahip olacaklardır (Any. M. 68/ 2 ). Bu nedenle Anayasa, siyasal partileri siyasal hayatın vazgeçilmez unsuru olarak kabul etmiştir.Vatandaşların kanun çerçevesinde seçme ve seçilme haklarına sahip olmaları; seçimlerin serbest, eşit, tek dereceli, genel ve gizli oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılması da Demokratik Devlet İlkesinin gereğidir(Any. M.67).

Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi


Kurtuluş Savaşı ile birlikte Türk Milliyetçiliği; ırkçı olmayan, ölçülü, barışçıl, insancıl ve Misak-ı Milli sınırları içinde kalan bir ideoloji (düşünce bilimi) olarak gelişmiştir.Atatürk Milliyetçiliği olarak da anılan Türk Milliyetçiliği; bütün fertlerini, kederde,kıvanç ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplayan bir düşünce biçimidir. Aynı zamanda milletimizi dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaçlayan bir harekettir. Atatürk Milliyetçiliği, ırk, din, dil ayırımı yapılmaksızın, Türk vatan ve milletinin bölünmez bir bütün olduğu, Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılacağı inancına dayanır.

Anayasal İlkeler



Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel ilkeleri başlangıç kısmı ile birinci kısımdan
anlaşılabilir. Anayasamız “Cumhuriyetinin nitelikleri” başlığı altında “Türkiye Cumhuriyeti,toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” şeklindeki açıklamasıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Temel İlkelerini saymıştır.( Any. M.2).

Anayasal hak ve sorumlulukları

Sevgili Arkadaşlar,
Anayasalar toplumların temel hukuk kaynaklarıdır.
Her bireyin kendi toplumunun anayasasını bilmesi gerekmektedir. Anayasamızın
özelliklerini bilmek bizi nasıl bir toplumda yaşadığımız hakkında da aydınlatır.
Anayasal temel hak ve sorumluluklarımızı bilirsek kendimizi hukuk kurumları
karşısında çaresiz hissetmeyiz. Anayasal hak ve sorumluluklarını bilen bir vatandaş,
haklarını hiç kimseye ve hukuk da dahil hiçbir kuruma çiğnetmez. Anayasal bilgiye sahip olan bir birey, doğuştan sahip olduğu Anayasal temel hak ve hürriyetlerinin kendisine verilmesinin engellendiği durumlarda bu haklarını elde etmenin yollarını bilir. Haksızlığa uğradığında; adaletin sağlanması için mahkemelere başvurabilir. Bu bakımdan temel hak ve sorumluluklarını bilen bir vatandaş her zaman daha bilinçli bir yaşam sürme şansına sahiptir.Anayasal ödevlerini bilen bir vatandaş ise; üzerine düşen sorumlulukları gereği gibi yerine getirerek ülkesinin güvenliğine ve geleceğine katkıda bulunur. Temel hak ve özgürlüklerin getirdiği güvenli ortamda yaşayan birey, bir anlamda bu güvenli ortamın sürdürülebilmesi için kendisine düşen Anayasal ödevlerini seve seve yerine getirir. Bu nedenlerle T.C. vatandaşı olarak T.C. Anayasası hakkında bilgi sahibi olmamız gerekmektedir.